
Mutfak
‘Nasılsın?’ diye sordu mutfağın kapısından girerken adam.
Her zaman yaptığı ile benzer; gerçekten nasıl olduğunu merak ettiği için değil, öylesine hatta belki gündelik bir konuşma olsun diye sordu.
Adam içeri girerken, kadının yüzü mutfak tezgahına, sırtı ise adama dönüktü. Önce elindeki tahta saplı keskin uçlu bıçağı yere bıraktı, gözlerini kapattı, hafifçe omuzlarını kaldırarak iç çektikten sonra yüzünü adama döndü.
Kadın, adama dönerken adeta dönüştü!
Az önceki duygularından, kalbindeki karmaşadan eser yoktu bu siyah gözlerin olduğu yüzde şu an.
Adamın sırtına bakarak ‘İyiyim.’ dedi. .Ve devamında ‘sen nasılsın?’ı getiremedi. Getirmedi.
Çünkü o anda tek taraflı sohbet çoktan bitmiş, adam gündelik konuşmaya dair sorusu ile aynı anda aslında buzdolabındaki peyniri tırtıklamaya başlamıştı bile. Zaten kadının iyiyim cümlesini dahi duymadı; zaten adam çoktan normaline (!) dönmüştü.
Dönme sırası kadındaydı bu sefer. – dönüşme değil.
Olduğu yerinde hafifçe boynunu sol tarafa kırdı, dudaklarını istemsizce birbirine bastırdı. Sonra da 180 derece geri döndü kadın. Şimdi önünde tezgahı duruyordu. Aynı, birkaç saniye önce bıraktığı gibi ve hiç değişmemiş tezgahı..
Eline tekrar tahta saplı keskin uçlu bıçağı aldı, diğer eliyle saçını sol kulağının arkasına itti, göğsüne oturan fili sanki nefesi ile kaldırmaya çalışırsacına derin bir nefes aldı. Sonra da yarısı kesilmiş ve yarısı bekleyen kırmızı, sulu, içindeki çekirdekleri kocaman olan lezzetli domatesi kaldığı yerden kesmeye devam etti.
Ve birkaç dakika sonra salata hazırdı.
Ve birkaç dakika sonra, salata birlikte yenmek için masada hazırdı.
Mayıs, 2024.