
Medianeras
”Buenos Aires kontrolsüz ve çarpık bir şekilde büyüyor. Terk edilmiş bir ülkenin aşırı kalabalık şehri. Bu şehirde binlerce bina gökyüzüne doğru yükseliyor. Gelişigüzel bir şekilde.. Uzun bir binanın yanında kısa bir bina; orantılının yanında, orantısız.. Fransız tarzının yanında ise tarz yoksunu bir bina. Bu çarpıklıklar, muhtemelen mükemmel bir biçimde bizi temsil etmekte. Estetik ve ahlaki çarpıklıklarımızı..
Hiçbir mantığı olmayan bu binalar, kötü planlamanın eseri. Tıpkı hayatlarımız gibi: Nasıl yaşamak istediğimize dair hiçbir fikrimiz yok!
Buenos Aires sanki bir mola yeriymiş gibi yaşıyoruz. Bir ‘kiracı kültürü’ yaratmışız. Binalar, daha küçük binalara yer açmak için giderek daha da küçülüyorlar. Evler oda sayılarına göre ölçülüyor. Ve balkonu, oyun odası, hizmetçi odası ve kileri olan 5 odalılarla; ‘ayakkabı kutusu’ olarak bilinen tek odalılar arasında değişiyor. İnsan eli değen her şey gibi binalar da bizim birbirimizle olan farklılığımızı yansıtıyor; bizi birbirimizden ayırıyor. Bir ön giriş, bir de arka giriş var. Ferah ve basık evler var. Seçkin insanlar ‘A’ ya da bazen de ‘B’ blokta oturuyorlar. Harfler ilerledikçe apartman kötüleşiyor. Vaat edilen manzara ve ışık nadiren gerçekle örtüşüyor. Nehrine sırtını dönen bir şehirden zaten ne beklenebilir ki!?
Ayrılıkların, boşanmaların, aile içi şiddetin, kablolu kanal sayısındaki patlamanın, iletişim eksikliğinin, umursamazlığın, uyuşukluğun, depresyonun, intiharların, nevrozların, panik atakların, obezitenin, gerginliğin, güvensizliğin, melankolinin, stres ve hareketsiz yaşam tarzının mimar ve mühendislerin suçu olduğundan adım gibi eminim!”
Gustavo Taretto, 2011