Genel

Ne de Güzelmiş ⽣

Ne de güzelmiş
Annene, babana, kardeşine, yeğenine doya doya sarılabilmek, her canın istediğinde öpmek, 
Her gün geçtiğin kalabalık sokaklarda özgürce, çekinmeden yürümek, 
Hiç bilmediğin bir şehri sevdiğinle birlikte sırtında çantan, elinde harita keşfetmek, 
Yolunun üzerindeki dükkâna sırf vitrinini beğendin diye girmek, gönlünün istediği kadar zaman geçirmek, 
Yan yana yoga yapmak, zorlandığın yerlerde el verilmesine izin vermek,
Arabaya doluşmak, arkayı dörtlemek(!) için önlü arkalı sıkışmak, 
Şehrindeki en sevdiğin restoranda sevdiklerinle uzun uzun yemek yemek, kahkaha atmak,
Akşam hava henüz kararırken konsere gitmek, park yeri için itişip kakışmak, bağıra çağıra şarkı söyleyip dans etmek,
El ele tutuşup, iskelenin en başından sonuna koşmak ve herkes denize atlarken ellerini bırakıp denizin içindekilere karnını tuta tuta yukarıdan gülmek, 
İstediğin her şeye, herkese, her ama her alana korkmadan dokunmak, 
Kitapçıya girip en sevdiğin yazarın yeni çıkan kitabını koklamak, sayfalarını çevirmek, oracıktaki koltuğa oturup ilk sayfalarını okumak, 
Henüz çekilmiş mis gibi kokan kahveyi, dükkanın önünden geçerken, sırf canın çekti diye almak; yolda yürürken içmek ve o sırada yanından geçen birine maskesiz gülümsemek,
‘En iyi yabancı film’ Oscar ödülünü almış filmi, Cumartesi akşamı sinemada katır kutur mısır yerken izlemek,
Ayın ilk günü devlet tiyatrolarının gişesinde sıra beklemek ve oyunu ellerin kızarana kadar ayakta alkışlamak,
Hafta sonu gece dışarı çıkmak, kuaföre gitmek, pırıl pırıl küpelerini takmak, topuklu ayakkabı ayağına vurana kadar dans etmek,
Arkadaşın hastalandığında evine gitmek, yanında olmak, ona tavuk suyuna sebze çorbası pişirmek,
Bayramlarda el öpmek, istisnasız her seferinde ‘önce parayı görelim’ esprisini yapmak ve karnın ağrıyana kadar baklava yiyip, buram buram limon kolonyası kokarak eve dönmek, 
Her Cuma kurulan semt pazarında bir kg çilek için pazarlık yapmak, 
Yeni doğumları, doğum günlerini büyük büyük masalarda kutlamak, keyiften sarhoş olmak,
Dondurmacıda iki top mu üç top mu diye düşünmek, kestaneciye ‘iyi pişmişlerden lütfen’ demek,
Kalabalık piknik yapmak, her seferinde tuzu ve şekeri unutmak,
Açık havada alerjin azmasın diye arılar ile cebelleşmek, geri dönüşlerde ‘bu sefer de ucuz atlattık’ diye söylenmek,
Her yere kol kola, el ele, kıç kıça yürümek,
Hapşırmak, öksürmek, tıksırmak,
Annenin, arkadaşının, ablanın, komşunun evine çat kapı gitmek, kaldırımda oturan çingeneden bir buket kırmızı çiçeği ‘evine ne de yakışır!’ diye almak,
Yarını bilmek, geleceğe güvenmek, inanmak, 
Ne de güzelmiş; kendi rutinlerimizle, aslında hep beraber ve korkmadan yaşamak.

Mayıs 2021, Dünya.
17 gün boyunca (ve bayramda) evdeyiz.

Social media & sharing icons powered by UltimatelySocial